Loading...

SURUÇ




                       
                             

  SURUÇ

Suruç İ.Ö.3000-2000 yılları arasındaki zaman diliminde Hurilerin yerleşim bölgesi olmuştur. Daha sonra bölgeye Aramilerin kurduğu Bit-Adini Devletinin egemenliğinde kalan Suruç İ.Ö.9. yüzyılda Asurların eline geçti Asur imparatorluğu'nun Pers ve Med Kavimlerinin ittifakları sonucu yıkılması ile kurulan Pers İmparatorluğu'nun denetimine geçen Suruç, İ.Ö.2. yüzyılda osrhone Krallığına bağlandı.Med soyundan gelen Suruçlular İlkçağın Osrhone ülkesinin şehirlerinden Anthemuzia veya Batnea’nın yerine geçtiği Maft Suhunh (İpek Şehir) dur. Bu dönemlerde, oradaki ileri ziraatın eseri olarak ipekçiliğin çok geliştiği ve sanayinin kurulduğu kettir.
Kaynaklarda Seruğ diye geçen bu şehrin Hz. İbrahim ile çok yakın ilişkisi vardır: Hz. İbrahim’in babası, Azer’in dedesi, Nahor’un babasının ismi Seruğ’dur.
M.Ö. Asya’dan göç eden Sümerler, Mezopotamya’da medeniyet kurmuşlardır. Sümerler ve Akad , Saruğ Ovası’nda Suruç’u Batna ismi ile anmışlardır. Daha sonra İskit ve Asurlular, Sümerler ve Akad’ları ortadan kaldırarak Suruç’u “Tepartip” adıyla Birecik ilçesine bağlamışlardır. Sümerler Mezopotamya’da hâkimiyetlerini sürdürürken, Mısır’a akın eden Kiksos  geçici bir zaman için buraya yerleştirmiştir. Roma İmparatoru Büyük Konstantine, M.S. 35 yılında, öteki kentlerle birlikte Suruç’u Urfa Kontluğu’na bağlamıştır.Bir süre sonra Suruç, Kudüs Krallığı’na bağlanmıştır. Tarihi eski çağlardan beri bilinen Suruç, Romalıların elinden İyaz Bin Ganem barış yoluyla almış ve Abbasilere bağlamıştır (M.S. 639).
. İmadüddin Zengi, 1127 yılında, Suruç’u Haçlılardan geri almıştır. Suruç 1517’de Osmanlı topraklarına katılmıştır.
SERUÇ, bu şehrin asıl adıdır. Eskiden beri bu ilçede cins at yetiştiriciliği meşhurdur. Atların eğeri ile uğraşan ve imal eden kişilere "Saraç" denilmektedir. Suruç bu kelimenin çoğuludur. İlçenin isminin de bu kelimeden geldiği tahmin edilmektedir. Saraçlar anlamında, Suruç olarak söylene gelmektedir.
Evliya Çelebi'nin "Halep'e giderken başıma güneş değmeden gittim" dediği yer Suruç'tur. Bu cümlenin özelliği, Suruç'un birden çok şeyi bir an ve bir arada ifade etmesidir.
Suruç'un dünya coğrafyasındaki yeri ve bu yerin özelliği, bütün dünya uygarlıklarının ortaya çıkış bölgesi sayılan Fırat ve Dicle nehirleri arasında bulunan bölgede yer almış olmasıdır.Tarihi bilgiler ile coğrafi bilgiler birleştirildiğinde , görülecektir ki , bütün dünya uygarlık merkezleri bu üçgende toplanmıştır.Musevi dininin , Hıristiyan dininin ve son din olan dinimiz İslamiyet'in çıkış bölgesi burasıdır.İşte Suruç'umuz bu uygarlıklar bölgesinde bulunmaktadır.Bu üçgendeki uygarlıkların tümünden beslenen Suruç , Anadolu gibi yüksek bir uygarlık ile takviye imkanına kavuştuğu için dünyanın şanslı sayılabilecek yerleşim merkezlerinden biri oldu.
Suruç, 19 yüzyıl sonlarında Halep vilayetinin Urfa sancağına bağlı olarak yönetilen bir ilçe durumundaydı.
Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra (30 Ekim 1918) önce İngilizler, sonrada Fransızlar tarafından işgale uğramıştır
Kurtuluş Savaşı sırasında kendi dar ve kısıtlı imkanlarıyla işgalcilere karşı kahramanca çarpışan Suruçlular , merkezi Urfa da bulunan işgalci güçlerin lojistik desteğini engellemek yoluyla işgalcilerin Urfa kanadının çökmesine öncük etmişlerdir. Desteksiz kalan işgalci güçler ,bu gelişme üzerine halk ile anlaşarak bölgeyi terk etme yoluna gitmişlerdir.
5 Nisan 1920 tarihinde işgalcilerin takviye güçleri Suriye tarafına püskürtülünce, Urfa'dakiler teslim oldu.
6 Nisan 1920 tarihi halk arasında Suruç un işgalcilerden kurtuluş tarihi olarak anılmaktadır.
Resmi kaynaklarda ise Suruç'un kurtuluş tarihi 13 Mayıs 1920'dir.Cumhuriyetin kurulması ile birlikte 1923 yılında ilçe olarak Urfa ' ya bağlanmıştır.
Çerçeveyi küçülterek, ülkemiz içindeki Suruç'umuzun coğrafi konumuna geçelim:
Suruç; Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan Şanlıurfa’nın bir ilçedir. Batısında Birecik, Kuzeybatısında Bozova, doğusunda Şanlıurfa, Güneydoğusunda Akçakale Güneyde Suriye ile çevrilidir.  
Suruç
İlçe topraklarının kuzeyinde yaz aylarında k
uruyan cılız akarsular dışında başka, önemli bir akarsu bulunmamaktadır.İlçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, gece ile gündüz yaz ile kış ortalama sıcaklığı arasında büyük farklar vardır.
 Yıllık sıcaklık bazen 40 dereceyi aşar. En soğuk ay olan Şubat ayında ise sıcaklığın bazen sıfırın altına düştüğü görülmektedir.
Bereketli hilal'in kuzey ucunda, Güvercik ve Cudi dağları ile çevreli Suruç Ovası bölgenin önemli bir tarım merkezi idi.
(Son 10 yıldır ilçe içme suyunu römorklarla temin ediyor.) Alüvyonlarla kaplı bir ovada yer aldığı için kalkerli bir
yapıya sahip Suruç'un dışında yüksek olamayan kıraç tepeler bulunmaktadır. İkliminin kuraklığı nedeni ile yaygın bitki örtüsünü stepler oluşturmaktadır.
Ancak son yıllarda, Atatürk barajında su toplanmaya başlamasıyla birlikte iklimin değiştiği dikkat çekmiştir.
Türkiye'yi doğuya, Avrupa'ya ve uzak doğuya bağlayan ve ülkeler arası en önemli ticaret yollarından birini oluşturan
 ipek yolunun üzerinde bulunması, yerleşimi ticaret ve ulaşım açısından doğu ile batı arasında bir köprü konumuna
 getirmiştir.
 
İLÇE EKONOMİSİ
İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında, buğday, çiğit, arpa, pamuk, mercimek ve üzüm gelmektedir. Az miktarda da Antepfıstığı, zeytin, susam, nohut ve erik yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta küçükbaş hayvan yetiştirilir. Büyükbaş hayvancılık sadece aileye yönelik yapılmaktadır. İlçe, kilim, halı, seccade ve çul gibi yünlü dokumaların yanı sıra kuyumculuk ve iyi cins atları ile tanınmaktadır. İlçe topraklarında tuğla-kiremit hammaddesi bulunmaktadır.
HAYVANCILIK
Suruç ilçesinde yem bitkilerinin üretiminin yaygın yapılmaması, ıslah edilmiş meraların olmaması hayvancılığı olumsuz yönde etkilemektedir. Tarım ürünlerinin samanlarının değerlendirilmesi ile amacıyla yapılan aile tipi küçük işletmeler çok olması hayvancılıkta ekonomimize önem kazandırmıştır.
 


 



Ahmet ŞEYHNEBİ



 

Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
+90 1234567890